Ancak bazı insanlar bu görüşe şüpheyle bakıyorlar. Çünkü Qin Shihuang'ın ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra yaşayan Sima Qian tarafından yazılan “Tarih Kayıtları” adlı kitapta, Qin Shihuang'a ayrılan özel bir bölüm yer almasına rağmen mezarın yıkılışından hiç söz edilmiyor. Qin Shihuang'ın ölümünden 600 yıl sonra yaşayan Li Daoyuan'ın mezarın yıkılışını ayrıntılı şekilde anlatması, ister istermez şüphe uyandırıyor.
Aradan binlerce yıl geçtikten sonra Çinli arkeologlar, 1949 yılından sonra İmparator Qin Shihuang'ın mezarına yönelik keşif araştırmalarına başladılar. Mezarın bir parçası olarak anlaşılan Yeraltı Heykel Ordusu'nun (Terra Cotta) 1970'li yıllarda keşfedilmesinden sonra mezara yönelik arkeolojik çalışmalar da yoğunluk kazandı. Arkeologlar, mezarın yeraltı sarayının çevresinde 200'dan fazla sondaj yaptı, ancak soyguncular tarafından açıldığı düşünülen, biri mezarın kuzeydoğusunda, diğeri batısında yalnızca iki delik tespit ettiler. Çapı 90 santim, derinliği 9 metre olan bu iki delik, mezarın merkezinden 250 metre uzaklıkta son buldu. Toprak altında gömülen bu iki delik yer üstünden hiç görülmüyor.
Mezar üzerindeki topraklara hiç dokunulmaması, yeraltı sarayının duvarlarında kırık izlerine hiç rastlanılmaması ve yeraltı sarayındaki cıvaların düzenli dağılımı gibi kanıtlar, yeraltı sarayının hiç zarar görmediğini, dolayısıyla Ban Gu ve Li Daoyuan'un kitaplarında mezarın yıkılışı konusunda aktardıkları bilgilerin asılsız olduğunu gösteriyor. Arkeologlar, Xiang Yu'nun büyük olasılıkla yalnızca mezarın yan yapılarını tahrip ettiğini düşünüyorlar. Bu tahminlerin doğrulanması durumunda, İmparator Qin Shihuang'ın mezarının dünyada eşi görülmeyen bir yeraltı sarayı olduğu anlaşılacaktır.