M.Ö 5 yüzyıldaki Savaşan Devletler döneminde bir çok devlet bir arada bulunuyordu. Bu devletler arasında Qin, Yan, Zhao, Qi, Chu, Han ve Wei olmak üzere yedi devlet en önemlileriydi. Çin'in kuzeybatısında yer alan Qin devleti siyasi ve ekonomik yönde uygulanan bir dizi reformla gittikçe güçlenmeye başlamıştı ve zaman zaman diğer altı devlete saldırıyordu. Qin'in saldırısına maruz kalan altı devlet arasında “Qin ile barış içinde bir arada yaşama” ve “Birleşerek Qin'in karşısına çıkma” diye iki cephe oluştu.
Zamanında bu devletlerin kralları yanlarında birçok danışman bulunduruyordu, Su Qin de bu danışmanlardan biriydi.
Su Qin, ilk önce Qin devletine giderek Qin kralına diğer altı devletle barış içinde bir arada yaşama görüşünü izah etmeye çalıştı. Ancak diğer altı ülkeyi yok ederek Çin'i birleştirmek isteyen Qin kralı, Su Qin'in bu görüşüne hiç kulak vermedi.
İkna çalışmasının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Su Qin, Luoyang'daki evine dönmek zorunda kaldı.
Evindekiler başarısızlıkla dönen Su Qin'e hep soğuk davranmışlar. Anne babası onunla konuşmazken, eşi de yalnızca kumaş dokumakla meşgul oluyormuş. Yengesinden yemek isteyince yengesi de Su Qin'i azarlamaya başlamış. Hor görülen Su Qin de kendisini kanıtlamak için savaş sanatıyla ilgili kitapları okumaya başlamış.
Su Qin, daha sonra altı devletin ittifak yaparak Qin'in karşısına geçmeleri gerektiği görüşüne varmış. Altı devleti, başını Chu devletinin çektiği bir ittifak kurmaya ikna etmiş, kendisi de bu ittifak gücünün genel kurmayı olmuş. Qin, bu durumu öğrendikten sonra bu devletlerden herhangi birine saldırmaya cesaret edemez olmuş. Bu durum Qin'in, Çin'i birleştirmesine kadar tam 15 yıl sürmüş.
Su Qin ittifak gücünün genelkurmay başkanı olduktan sonra bir gün eve uğramak istediğini söylemiş. Haberi alan Su Qin'in annesi ve babası bastonla kapının önünde onu karşılamış, karısı da korkudan ona yaklaşamamış, yengesi de ona son derece sıcak davranmış. Su Qin bunları görünce iç çekerek, “İnsan değersiz biriyken anne babası bile onu hor görüyor, değerli biri olunca akrabaları bile ondan korkuyor. Yetkiye neden eskiden beri bu kadar çok önem verildiğini daha iyi anladım” diye konuşmuş.