Türkçe

Çin medeniyeti binlerce yıldır kesintisiz olarak nasıl aktarıldı?

CMGPublished: 2023-06-12 12:44:43
Share
Share this with Close
Messenger Pinterest LinkedIn

△2021 yılında "Quanzhou: Song ve Yuan Hanedanları Döneminde Uluslararası Deniz Ticaretinin Merkezi" adlı proje, 44. Dünya Mirası Konferansı'nda başarıyla onaylandı ve böylece Quanzhou şehri, Çin'in UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen 56. alan oldu. Yukarıdaki görselde, Quanzhou'da 1.300 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan Kaiyuan Tapınağı ve çevresindeki antik kent görülmektedir.

Quanzhou, Çin'in güneydoğusunda bulunan büyük bir ticaret limanıdır ve aynı zamanda Çin medeniyetinin açıklık ve kapsayıcılığının seçkin örneklerinden biridir.

Quanzhou, antik adıyla "Zaygon"(Zayton), Tang Hanedanı döneminde Çin'in dört büyük dış ticaret limanından biri olarak bilinmekteydi ve Song Hanedanı döneminde en parlak dönemini yaşamıştır. Bu müreffeh ticaret limanı kenti, çok kültürlü bir görünüme sahipti.

O dönemde Quanzhou'da bulunan bir Yahudi işadamı şunları söylemiştir: "Her etnik grubun kendi yerleşim bölgeleri, tapınakları, sokakları, otelleri ve depoları vardı ve her bir etnik grup kendi tarzında yaşamaktaydı. Herkesin kendi inancına göre hareket etmesine izin verilmişti, çünkü herkesin kendi inancında ruhunun kurtuluşunu bulabileceğine inanılıyordu."

Bu dönemde Quanzhou'da Yahudilerin yanı sıra Arap ülkeleri ve İran'dan gelen büyük miktarda Müslüman da yaşamaktaydı. Ayrıca, Hıristiyanlık ve Hinduizm de şehirde izlerini bırakan diğer dini inançlardandı.

△Çin’in ortasında yer alan Jiangxi eyaletinin Wuyuan ilçesindeki “Taş Kent”, Çin'in en güzel köyü" olarak bilinir.

Çin'in ulusal gücünün artması ve uluslararası statüsünün yükselmesiyle birlikte, dünyanın bazı bölgelerinde "Çin tehdit teorisi" ortaya çıkmıştır. Bu teori, "medeniyetlerin çatışması teorisi" ile birleşerek farklı medeniyetler arasında çatışmaların kaçınılmaz olduğunu ve parlak dönemde olan bir medeniyetin kolonileşme, genişleme ve hegemonya yoluyla kendi kültürünü ihraç ederek diğer kültürlerin yerine geçeceğini iddia etmektedir. Bu kavram, dünyaya yayılarak Batılı insanların Batı medeniyetinin dışındaki uygarlıkları yanlış anlamalarına neden olmuştur.

Bu "Çin tehdit teorisi", gerçek unsurların yanı sıra kültürel ve ideolojik anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Batılılar, Çin'in yükselişinden sonra, Çin'in batılı ülkelerin daha önce yaptığı gibi kolonileşeceğini, genişleyeceğini ve hegemonya kuracağını kanıtlamak için Çin'in dönüşümünü ve gelişimini Batı'nın geçtiği bir "gelişme aşamasına" dahil etmektedir. Bu ülkeler, bir "uygarlığı" anlamak için bir tür "evrenselcilik" düşüncesini kullanarak, insan uygarlığı için sadece tek bir gelişim yolunun var olduğuna inanmaktadır.

Ancak, insan uygarlığı için sadece bir model olmadığı gibi, tek bir gelişme yoluna başvurmak da gerekli değildir. Tang Hanedanı'nın müreffeh dönemi ve Quanzhou'nun geçmişi, Çin medeniyetinin en parlak döneminde bir açıklık ve kapsayıcılık sergilediğini yansıtmaktadır. Çin medeniyeti, yabancı medeniyetleri reddetmek ve çatışmaya girmek yerine, diğer medeniyetlere saygı göstererek onları içselleştirmeyi tercih etmektedir. Farklılıkları korurken ortak bir temel aramayı ve farklı medeniyetlerle uyum içinde bir arada yaşamayı hedeflemektedir. İşte bu, Çin medeniyetinin binlerce yıldır nesilden nesile aktarılabilmesinin önemli bir nedenidir.

首页上一页12 2

Share this story on

Messenger Pinterest LinkedIn