ABD tarzı çifte standart uygulaması: AUKUS’a evet, İran’a hayır!
Kamboçya Başbakanı Samdech Hun Sen, ABD, İngiltere ve Avustralya tarafından ilan edilen ve nükleer enerjili denizaltı geliştirmeyi öngören AUKUS paktının tehlikeli bir askeri rekabetin başlangıcı olduğuna işaret etti. Kamboçya Başbakanı, bu durumun devam etmesi halinde, dünyanın daha büyük bir riskle karşı karşıya bulunacağı uyarıda bulundu. Samdech Hun Sen, 5 Haziran’da yaptığı açıklamada, ayrıca Güneydoğu Asya’nın nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge olduğuna işaret ederek, ASEAN üyesi ülkelerin nükleer silahların yayılmasına kararlılıkla karşı çıktığını vurguladı.
Kamboçya Başbakanı’nın açıklaması, ASEAN üyeleri dahil tüm bölge ülkelerinin AUKUS paktına duydukları ciddi endişeyi yansıtıyor. Ancak AUKUS paktına öncülük eden ABD, şu ana kadar bölge ülkelerinin rasyonel endişelerine herhangi bir yanıt vermedi.
ABD, öteden beri dünya lideri ve küresel barışın koruyucusu olmakla övünüyor, ancak kendi siyasi çıkarları için nükleer konusunda çifte standart uygulamaya çalıştı, dolayısıyla nükleer silahların yayılmasını önlemeyi öngören küresel sisteme ciddi darbe indirdi.
Küresel silahsızlanma uzmanları, ABD ve İngiltere’nin AUKUS paktı doğrultusunda Avustralya’ya transfer edecekleri nükleer malzemeler ile yaklaşık 80 adet nükleer silahın üretilebileceğini savundu. AUKUS, Güneydoğu Asya ve Güney Pasifik bölge ülkelerinin nükleer silahlardan arındırılmış bölge kurmak için harcadıkları çabaların boşa gitmesine yol açacak. AUKUS paktının yürürlüğe girmesi ve Avustralya’nın nükleer enerjili denizaltıya sahip olması halinde, bölgede büyük devletlerin rekabeti şiddetlenecek ve ASEAN’ın bölgedeki merkezi rolü zayıflayacak. Aynı zamanda nükleer silahlara sahip olmayan bazı ülkeler, Avustralya’yı taklit ederek, nükleer silaha sahip olmaya kalkışacak. Bu durum, Güneydoğu Asya ve Güney Pasifik bölgesinin askeri rekabet alanına dönüşmesine ve nükleer silahların yayılmasını önlemeyi öngören küresel sistemin çökmesine neden olacak.
Son yıllarda ABD, Soğuk Savaş zihniyetinde ısrar ederek, blok zıtlaşması ve ideolojik çatışmayı kışkırtmaya çalıştı ve “büyük devletlerarası rekabet”e odaklandı. Nükleer silahları jeopolitik çıkarlar elde etmenin bir aracı olarak gören ABD, nükleer silahsızlanma konusunda çifte standart uyguladı. ABD, kendi rakipleriyle dost olmayan ülkelere ekonomik, askeri ve politik baskı uygularken, nükleer şemsiye sağlamak yöntemiyle müttefik ülkeleri yanına almaya çalıştı.
AUKUS paktı, aslında ABD’nin nükleer konusunda uyguladığı çifte standartın bir örneği. AUKUS paktı, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nın (NPT) imzalanmasından bu yana geçen süre içinde nükleer silaha sahip olan ülkelerin ilk kez tonlarca nükleer silah malzemesini nükleer silaha sahip olmayan ülkelere transfer etmesidir. Özellikle AUKUS paktına göre, ABD ve İngiltere, Avustralya’ya yüzde 90 oranında zenginleştirilmiş uranyum teslim edecek. Ancak iki ülkenin zenginleştirilmiş uranyum saflığı açısından İran’a belirledikleri kırmızı çizgi ise yüzde 3.67 oldu. ABD’nin National Interest dergisinde daha önce yayımlanan bir makalede, AUKUS’nun Washington yönetiminin nükleer konusunda uyguladığı çifte standartı yansıttığı, ABD’nin Avustralya’nın nükleer enerjili denizaltılara sahip olmasına izin verirken, İran’ın nükleer planına sert bir tutum sergilediği savunuldu. Makalede 1980’li yıllarda ABD’nin nükleer silahların yayılmasını önleme bahanesiyle Fransa ve İngiltere’nin Kanada’ya nükleer enerjili denizaltı satmasını engellediği de hatırlatıldı. Tüm bunlar, ABD’nin kendi siyasi iradesine göre nükleer silahların yayılmasını öngören küresel sistemi sabote etmekte olduğunu kanıtlıyor.