Çin, BM’deki meşru konumunu yeniden kazandıktan sonra dünyaya tatmin edici yanıtlar verdi
Bu yıl, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’deki (BM) meşru konumunu yeniden kazanmasının 50. yıldönümü.
Son 50 yılda Çin, dünyayla entegre olarak kendi gelişmesini gerçekleştirirken, büyük bir ülke olma sorumluluğunu üstlenerek BM’nin barışı koruma ve ortak kalkınmayı teşvik etme çabalarına kararlılıkla destek verdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) Yunnan eyaletinin Kunming kentinde düzenlenmesi de Çin’in BM’deki meşru konumunu yeniden kazanmasının 50’nci yıldönümünde dünyaya verdiği tatmin edici bir yanıt.
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı’nın (COP15) ilk bölümü sona erdi. Konferansta onaylanan “Kunming Deklarasyonu” ile tüm dünyaya biyoçeşitliliğin korunması ve küresel ekolojik medeniyetin ortaklaşa inşa edilmesi çağrısı yapıldı.
COP15’in açılış günü olan 11 Ekim’de Avusturya’nın başkenti Viyana’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’deki (BM) meşru konumunu yeniden kazanmasının 50’nci yıldönümü anmak için bir forum düzenlendi.
1961-1971 yılları arasında BM Genel Sekreteri olarak görev yapan U Thant, “Geçmişte BM topal biri gibiydi. Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin BM’deki meşru konumunu yeniden kazandığına göre, BM gerçekten çalışmalarına başlayabilir." dedi.
15 Kasım 1971 günü BM’nin toplantı salonlarına Çin Halk Cumhuriyeti'nin ilk heyeti girdi. Tüm dünya, o gün BM podyumu aracılığıyla ilk kez Çin Halk Cumhuriyeti'nin son derece kararlı önerilerini ve güven dolu sesini duydu.
Aradan elli yıl geçti… Uluslararası toplumda hâlâ Çin'e karşı kötü niyetli saldırılara ve iftiralara rastlanmasına rağmen Çin BM’deki kararlı tutumunu sürdürüyor.
Çin'in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun, 4 Ekim'de düzenlenen BM 76'ncı Genel Kurul görüşmelerinde, ABD ve diğer Batılı ülkelerin Xinjiang, Hong Kong ve Tibet’le ilgili konulardaki açıklamalarına yanıt verdi. Zhang, Çin'in bu ülkelerin BM platformunu kötüye kullanarak çatışmaları kasten kışkırtmalarına ve insan hakları bahanesiyle Çin'in iç işlerine müdahale etmelerine kesinlikle karşı olduklarını vurguladı.
Çin, BM’deki meşru konumunu yeniden kazandıktan sonra BM’nin çok taraflı çalışmalarına kapsamlı bir şekilde katıldı. Çin’in dünyaya katkılarını, BM’nin barış koruma misyonundan küresel yönetişime ve salgınla mücadeleye kadar farklı alanlarda görmek mümkün.
1992'de Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı düzenlendi.
Konferansta "Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi", "BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi" ve "BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi" olmak üzere üç önemli sözleşme imzalandı.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nde biyoçeşitliliğin korunması, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve makul paylaşımı olmak üzere üç hedef ortaya koyuldu.
Çin, bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri. Dünyada en fazla sera gazı boşaltan ülke olan ABD ise şimdiye kadar sözleşmeye imza atmadı.
ABD merkezli VOX haber portalında yer alan habere göre, Amerikan İlaç Üreticileri Derneği ve Endüstriyel Biyoteknoloji Derneği, dönemin ABD Başkanı George W. Bush’a bir mektup göndererek, fikri mülkiyetle ilgili sorunlar endişesiyle ABD'nin sözleşmeye katılmasına karşı olduklarını belirtti.
ABD Başkanı Joe Biden'ın göreve başlamasından bir hafta sonra Amerikan muhafazakâr düşünce kuruluşu Heritage Foundation tarafından yayımlanan bir rapor, "ülkenin egemenliğini tehdit ettikleri" gerekçesiyle Washington’u Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Silah Ticareti Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması gibi bazı uluslararası anlaşmalara karşı çıkmaya çağırdı.