ABD’nin savaş düşkünlüğü ülkesinde borç krizine yol açtı
Edinilen bilgilere, ABD Başkanı Joe Biden ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy arasında 27 Mayıs akşamı borç limiti konusunda prensip anlaşmasına varıldı. Ancak borç limitinin artırılması, sorunu kökünden çözebilen bir yöntem değil. Beyaz Saray’ın “bugünkü açlığı yarının gıdasıyla çözme” yöntemi değişmezse ve Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki siyasi mücadele bitmezse, borç krizinin gelecekte tekrarlanmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Borç krizinin giderek kötüleştiği bir dönemde, ABD hükümeti bu ayın başında Ukrayna’ya 300 milyon ABD Doları tutarında yeni askeri yardım paketi açıkladı. ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı askeri yardım şu ana kadar 36 milyar doları buldu. ABD, giderek ciddileşen borç sorununu kökünden çözmek yerine, diğer ülkelerde zıtlaşma ve çatışma kışkırtmakla meşgul. Bu, uluslararası toplumda büyük tepkiye yol açtı.
Geçen uzun yıllar içinde, ABD hegemonyacılığı korumak için dünyanın birçok bölgesinde çatışma kışkırttı. 1798-2022 yılları arasında ABD yabancı ülkelerde toplam 469 savaş başlattı. ABD, bu çatışmalara karışmak için de dev sermayeye ihtiyaç duyuyor, dolayısıyla büyük miktarda borç alıyor ve hazinesini boşaltıyor. Şu an ABD hükümetinin toplam borcu, 3 milyar 140 milyon doları aşmış durumda. Bu, her ABD vatandaşının 94 bin dolar borç ödemesi anlamına geliyor. BM Genel Sekreteri’nin eski danışmanı Jeffrey Sachs yazdığı bir makalede, ABD’nin uzun yıllar boyunca savaşa düşkün olmasının ülkesindeki mevcut borç krizine yol açtığını savundu.
2001 yılından bu yana geçen süre içinde ABD “terörle mücadele” bahanesiyle bazı ülkelerde serbestçe savaş başlattı. Bu savaşlar o ülkelerin halklarına büyük zarar ve acı getirirken, ABD de savaşın kötü sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Bu savaşlar için ayrılan dev bütçe, ABD’nin yoksullukla mücadele ile sağlık ve eğitim alanlarındaki kaynaklarından karşılandığı için ülke içinde ekonomik ve toplumsal çelişkiler giderek kötüleşti. ABD Brown Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma sonucuna göre, geçen 20 yıldan fazla süre içinde, ABD sözde “terörle mücadele” bahanesiyle başlatılan savaşlar için yaklaşık 8 trilyon dolar harcadı. Bu miktar, ABD hükümetinin mevcut borcunun dörtte birini oluşturuyor. 2008 küresel finans krizinin patlak vermesinden sonra, ABD’deki kredi faizi hep düşük seviyede korundu. Bu, hükümetin büyük borç almasına kolaylık sağladı. Özellikle de ABD hükümetinin “bugünkü açlığı yarının gıdasıyla çözme” uçurumuna düşmesine yol açtı. Merkezi Washington’da bulunan ABD Politika Araştırma Enstitüsü’nün uzmanı Lindsay Koshgarian basına verdiği demeçte, ABD’nin geçen 20 yıl içinde yaptığı savaş harcamalarının ülkesindeki ekonomik ve toplumsal gereksinimler pahasına yapıldığını belirtti. ABD’nin askeri hegemonyacılığını korumak için büyük miktarda borç alması, borç krizinin patlak vermesinin şartlarını oluşturdu.
Son yıllarda, ABD soğuk savaş zihniyetinde ısrarcı edip blok siyaseti ve ideolojik zıtlaşma kışkırttı ve “büyük devletler arası zıtlaşma” ya odaklandı. Çin ve Rusya gibi ülkeleri başlıca “meydan okuma” ve “tehdit” olarak gördü. ABD, “stratejik rakipler” önünde askeri caydırıcılığı korumak için askeri bütçesini sürekli olarak artırdı. Geçen uzun yıllar içinde ABD’nin askeri bütçesi dünyada hep birinci sırada yer aldı. ABD’nin 2024 mali yılındaki askeri bütçesi ise 886 milyar doları buldu. Çin Sosyal Bilimler Akademisi uzmanı Yuan Zheng basına verdiği demeçte, ABD’nin hep orman kurallarından yana olduğuna işaret ederek, askeri hegemonyacılığını korumak için askeri bütçesini artırdığını, bunun ülkesinde borç krizinin tekrarlanmasına yol açtığını savundu.
ABD’de askeri bütçenin tarihi rekor kırması ve borç krizinin sürekli olarak tekrarlanmasının arkasında askeri-sanayi-siyaset kompleksi yatıyor. Bu yapı, ABD’de büyük siyasi etkiye sahip. Rusya-Ukrayna çatışmasıyla Avrupa ülkelerinin ABD’ye olan savunma bağımlılığının artması ve NATO üyesi ülkelerin askeri bütçelerini sürekli olarak yükseltmesi ABD’deki silah üreticileri için büyük bir müjde. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan verilen bilgilere göre, 2022 mali yılında ABD’nin gerçekleştirdiği dış silah satışı 51 milyar 900 milyon ABD Doları’na ulaştı. Bu rakam bir önceki mali yıla göre yüzde 49.1 oranında arttı. Bu satışın büyük bir kısmı Ukrayna kriziyle ilgili. Son yıllarda ekonomik toparlanma zayıflığı, mali durumunun kötülemesi ve hükümetin gelir-gider dengesizliği gibi olumsuz unsurlar altında, ABD hükümeti yüksek askeri bütçesini korumaya devam etti ve bu, ABD ekonomisine büyük zarar getirdi. Ancak askeri-sanayi-siyaset kompleksinin yoğun lobicilik yapması karşısında, ABD hükümeti diğer alanlarda harcamaları kısıtlamaya kalkışsa da askeri bütçesini düşürmek istemiyor. ABD askeri-sanayi-siyaset kompleksinin dış savaşlardan büyük çıkar elde ederken, ABD halkını borç krizine sokması ve diğer ülkelerin halklarının finansal riskler altına bulundurması ne kadar bencilce!
Geçen onlarca yıldaki büyük miktarda askeri harcamalar, ABD’nin toplumsal zenginliğinin zayıflaşmasına ve “askeri bütçe artarken, daha güvensiz bir durumla karşı karşıya kalmasına” yol açtı. ABD’nin askeri hegemonyacılığı, dünyaya daha fazla istikrarsızlık ve belirsizlik getirdi, aynı zamanda kendisinin de büyük bedel ödemesine yol açtı. Borç krizinin sürekli olarak tekrarlanması, bunun en iyi örneğini teşkil ediyor.