ABD, küresel siber güvenlik için en büyük tehdittir
Çin Siber Güvenlik Endüstrisi İttifakı (CCIA), 11 Nisan'da yayımladığı bir raporda, ABD yönetiminin 2010 yılından bu yana dünya genelinde gerçekleştirdiği ondan fazla siber saldırıyla küresel siber güvenliğe olan olumsuz etkilerini ortaya koydu. Rapora göre, 2010 yılında ABD yönetimi Stuxnet adlı bilgisayar virüsünü kullanarak, İran'daki nükleer tesislere yönelik siber saldırı düzenledi. Bu saldırı, bir ülkenin yönetiminin başka bir ülkenin altyapı tesislerine düzenlediği ilk siber saldırı olarak kaydedildi.
Rapora göre, 2017 yılında dünya genelinde hızla yayılan WannaCry adlı bilgisayar virüsü, finans, enerji, sağlık gibi alanlarda ciddi yönetim krizlerine yol açtı ve 150'den fazla ülkeyi etkiledi. WannaCry virüsü, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından kullanılan bir bilgisayar virüsü olarak bilinmektedir.
Ayrıca, Çin Ulusal Bilgisayar Virüsü Acil Müdahale Merkezi ve Çin'in siber güvenlik şirketi 360 tarafından hazırlanan raporda, CIA'nın Çin dahil birçok ülkede gerçekleştirdiği siber saldırılar ve gizli bilgi çalma girişimleri ortaya konuldu. Raporda, CIA'nın diğer ülkelerde altyapı tesisleri, havacılık ve uzay, bilimsel araştırma kurumları, petrokimya, internet şirketleri ve hükümet organlarına düzenlediği saldırıların en erken 2011 yılından itibaren tespit edildiği belirtildi.
Raporda, CIA ile bağlantılı truva atı virüslerinin Çin'e yönelik siber saldırılarda tespit edildiği ve bu virüslerin CIA tarafından sıkı bir şekilde standartlaştırıldığı ifade edildi. Ayrıca, CIA'nın siber saldırılarında kullandığı silahların siber casusluk teknoloji standartlarına uygun olduğu ve diğer ülkelerin hassas verilerini elde etme yeteneğine sahip olduğu tespit edildi.
Bu olaylar göz önüne alındığında, ABD'nin uluslararası hukuk ve ilişkilerde temel kuralları ihlal ederek, diğer ülkelerin hükümetlerine, işletmelerine ve vatandaşlarına karşı büyük ölçekli, organize ve ayrım gözetmeksizin siber saldırı, gözetleme ve bilgi hırsızlığı yapmaktadır. Wikileaks’tan PRISM projesine ve İrritant Horn projesinden Bvp47 projesine, İsviçre’deki şifreleme makinesi olayından Avrupa ülkelerinin liderlerine yönelik telekulak olayına, Equation Grubu’ndan Quantum saldırısına kadar, ABD’nin siber saldırı konusundaki sicili çok kötüdür. ABD ordusuna bağlı siber komutanlığı, 2022 yılında bir açıklama yaparak, siber dünyasını yönetmeyi hedeflediklerini açıkladı.
WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın verdiği bilgilere göre ABD, bugüne kadar 2 binden fazla siber saldırı silahı geliştirmiştir. Siber saldırı silahı sayısı açısından dünyada birinci sırada yer alan ABD, "siber saldırı imparatorluğu" ünvanını en çok hak eden ülke konumundadır. Ancak, bu ülke, "temiz siber dünya" adı altında küresel siber güvenliği koruyacağını ilan etmiştir. Bu durum, ABD'nin siber alanda hegemonya kurma niyetini açıkça göstermektedir.
Başka bir ironik gelişme ise, dünyanın siber saldırı imparatorluğu olan ABD'nin kendisini siber saldırıların kurbanı olarak göstermeye ve diğer ülkeleri suçlamasıdır. ABD, siber saldırı konusunda sürekli olarak çifte standart uygulamaktadır ve aslında "Hırsız var!" derken aslında hırsızın kendisi olduğunu göstermektedir.
ABD hükümetinin ilgili bir üst düzey yetkilisi, 30 Mart 2023 tarihinde sözde Liderler Demokrasi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, mevcut teknik gelişmelerin demokrasi değerleriyle çıkarlarına uyum sağlaması için ABD'nin müttefik ülkelerle birlikte gerekli standartları belirleyeceğini vurgulamıştır. Ancak, kendi vatandaşlarına ve hatta Almanya, Fransa ve Brezilya gibi en az 35 ülkenin liderlerine telekulak girişiminde bulunan ve her yıl Çin'de 3 milyondan fazla bilgisayarı kontrol etmeye çalışan, 4 binden fazla Çin websitesine virüs bulaştıran bir ülkenin diğer ülkeleri suçlama hakkı olduğu tartışılır.
ABD, son yıllarda kendi siyasi hegemonyasını korumak için ulusal güvenlik kavramını sürekli olarak genelleştirmeye çalışmış ve diğer ülkelerin önde gelen siber güvenlik şirketlerine yaptırımlar uygulamıştır. Örneğin, ABD Ticaret Bakanlığı 22 Mayıs 2020 tarihinde yaptığı açıklamada, Beijing Bilgisayar Bilimi Araştırma Merkezi ve 360 Şirketi gibi Çin'in 33 şirketine yönelik ihracat ve ithalatı kısıtlayacaklarını duyurmuştur. ABD'nin bu tür girişimleri, ülkeler arasında rasyonel teknoloji değişimi ve işbirliğine büyük engel oluşturmuş, küresel bilişim gelişmesine zarar vermiş ve siber dünyada bölünmeye yol açmıştır.
Dünyanın önde gelen bilgisayar uzmanı Paul Vixie, basına verdiği bir demeçte, ABD'nin sadece kendi vatandaşlarının siber güvenliğine değil, tüm insanlığın siber güvenliğine önem vermesi gerektiğini vurguladı. Siber ortam, insanlığın ortak yuvası olduğu gibi, siber saldırılar da dünya ülkelerinin ortak tehdididir. ABD'nin siber ortamdaki baskıcı tutumu, tüm dünya halklarından eleştiri almaktadır ve ABD'nin diğer ülkeleri siber saldırı konusunda suçlama çabası eninde sonunda boşa çıkacaktır.