Türkçe

YORUM: Biyolojik laboratuvarlardan ideolojik hegemonyaya bir süper gücün anatomisi

cri2022-04-12 11:24:16

2021 yılının Ağustos ayında ABD ordusu Afganistan’dan ayrılırken çekilen bu fotoğraf, Amerikan hegemonyasına dair çok şeyi özetliyor

Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların başlamasının ardından, ABD’nin Ukrayna’daki biyolojik laboratuvarları da dünyanın gündemine oturdu.

Rusya Savunma Bakanlığı tarafından Mart ayının ortalarında Ukrayna’nın biyolojik laboratuvarlarında çalışan personelden alınan belgeler yayımlandı. Belgelerde ABD ve NATO müttefiklerinin, Ukrayna’da geliştirdiği biyolojik silah araştırmaları ortaya çıkarıldı. Bu araştırmalar arasında yüzde 50’ye insan ölümüne yol açan ölümcül H5N1 kuş gribi ve yalancı veba virüsü yer alıyor.

İnsanları daha şüphelendiren bir durum şu ki, Rusya tarafının suçlamasına karşı ABD, birbirleriyle çelişen açıklamalar yaparken araştırma kanıtlarını yok etmeye çalıştı. ABD, Ukrayna’daki laboratuvarlara patojenleri yok etme veya başka yerlere taşıma talimatı verdi.

Aslında ABD’nin Ukrayna’daki biyolojik laboratuvarları sadece dünya genelinde kurduğu biyolojik laboratuvarlar ağının küçücük bir parçası. ABD tarafından yayımlanan verilere göre dünya çapında 30 ülkede 336 biyolojik laboratuvar ABD’nin kontrolü altında bulunuyor. Bu laboratuvarlar, sözde Kooperatif Biyolojik Katılım Programı’na (CBEP) dahil edilerek Pentagon’un direkt mali kontrolüyle kuruldu ve genel olarak Bağımsız Devletler Topluluğu, Ortadoğu, Güneydoğu Asya ve Afrika’da bulunuyor.

Eski Gürcistan Devlet Güvenliği Bakanı Igor Giorgadze, 2018 yılında Lugar Gürcü-Amerikan Laboratuvarı’nda insanlar üzerindeki deneylerin birçok katılımcının ölümüne neden olduğu gerekçesiyle ABD’yi suçladı. Güney Kore’nin gümrük personeli, 2019 yılında Pusan Limanı’nda ABD Ordusu’nun hiç başvuru yapmadan silah seviyesindeki virüs örneklerini Güney Kore’ye getirdiğini açıkladı.

ABD dış politikası uzmanı William Blum’un yazdığı “Democracy, the Truth About US Foreign Policy, and Everything Else” adlı kitap

ABD dış politikası konusunda uzman isimlerden William Blum, “Democracy, the Truth About US Foreign Policy, and Everything Else” adlı kitabında ABD’nin dışa genişlemesi ile “demokrasi anlayışını yayması” arasında sıkı bir bağ olduğunu belirtti. Blum, uzun yıllardır “demokrasi anlayışını yaymanın” artık ABD dış politikasının markası olarak kara tarihine damga vurduğunu yazdı.

Amerikalı akademisyen Lindsey O’Rourke, “Covert Regime Change: America’s Secret Cold War” adlı kitabında Soğuk Savaş döneminde ABD’nin 64 gizli ve 6 açık yönetim devrimi gerçekleştirdiğini yazdı. Bu devrimleri yaşayan ülkeler arasında Kosta Rika, Guatemala, Ekvador, Bolivya, El Salvador, Grenada, Honduras, Panama, Haiti ve Venezuela bulunuyor. Yani ABD’nin Latin Amerikalı komşuları arasında karanlık ellerinin dokunmadığı ülke hemen hemen yok.

Brown Üniversitesi, Savaş Maliyetleri Projesi kapsamında son günlerde bir rapor yayımladı. Rapora göre 11 Eylül saldırılarından günümüze kadar ABD 85 ülkede sözde terörle mücadele operasyonları yürüttü. Bu operasyonlar söz konusu ülkelerde 363 bin ila 387 bin civarında can kaybına yol açarken evsiz kalan kişilerin sayısı 38 milyonu aştı.

Gözümüz Renkli Devrim’in acılarını yaşayan Ukrayna’ya döndüğünde, Ukrayna Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) bakımından 1992 yılında Belarus ve Rusya dahil olmak üzere 12 Avrasya ülkesi arasında ikinci sıradayken, 2018 yılında Avrupa’nın en fakir ülkesi haline geldi.

Savaş zihniyeti artık ABD’nin genlerine işlemiş durumda. Beyaz Saray’a kim gelirse gelsin, karşılaştıkları sorunlar karşısında savaşsız ve çatışmasız bir çözüm bulmakta zorlanıyorlar. Tüm meselelere “Biz iyiler ve diğer kötüler” ayrımıyla yaklaşıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik ve siyasi krizler, Amerikan hegemonyasını besleyen araçlar olarak görülüyor. Bu sayede ABD, ihtiyaç duyulduğu anda “kurtarıcı” olarak yardıma koşabiliyor.

Amerikan siyasetinin Ukrayna’ya bakışı da farklı değil. Çin’den Türkiye’ye birçok taraf, uygun bir barış seçeneği üzerinde diplomatik çaba harcarken, ABD barış görüşmelerinde görünmüyor.

Joe Biden, çatışma altındaki Ukrayna halkı ile ekonomik yaptırımlar altındaki Rus halkının sıkıntılarını, içeride siyasi kazanıma ve dışarıda stratejik kazanıma çevirmenin hesaplarını yapıyor.

Close
Messenger Pinterest LinkedIn