ABD'nin birbiriyle çelişen girişimleri Çin için geçerli değil
Zhao Quanmin, CRI Haber Merkezi
ABD, son günlerde Çin'le ilişkilerde bir kez daha birbiriyle çelişen girişimlerde bulundu.
Öncelikle, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, 20. Shangri-La Diyaloğu'nda Taiwan sorununa değindi ve sözde seyrüsefer serbestisinden bahsetti. Ayrıca, ABD donanmasına ait savaş gemilerinin Taiwan Boğazı'ndan geçişi sırasında asılsız bir şekilde "tehlikeli bir şekilde durdurulduğu" iddiası ortaya atıldı. Diğer yandan, ABD'nin Doğu Asya ve Pasifik'ten sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Kritenbrink ise Çin'i ziyaret ederek Çin'le temas kurmayı arzuladı.
ABD'nin bir yandan engelleme ve çatışma yaratma eğiliminde bulunmasını, diğer yandan ise diyalog ve işbirliği aramaya çalışmasını artık hiçkimse yadırgamıyor.
Bu tür çelişkili girişimler, ABD'nin Çin'le ilişkilere yönelik stratejilerinin olağan bir parçası haline gelmiştir. ABD, Çin'le temas kurma arzusunu ortaya koyarken, Çin'i ABD'nin belirlediği oyun kurallarını kabul etmeye zorlamaya da çalışıyor.
Son Shangri-La Diyaloğu'nda da ABD, eskiden olduğu gibi sözde Çin tehdidi iddialarını yaymaya çalışmıştır. Bu da ABD'nin ortaya koyduğu hegemonik kuralların değişmediğini ve Çin-ABD ilişkilerini siyasi pazarlık kozu olarak kullanma çabasının hala devam ettiğini gösteriyor.
ABD'nin tutumuna karşın, Çin Savunma Bakanı Li Shangfu, Shangri-La Diyaloğu'nda Çin'in Taiwan sorununa dair tutumunu tekrar dile getirdi. Li, "Taiwan, Çin'in bir parçasıdır. Taiwan sorununun nasıl çözüleceği, Çin halkının kendi iç meselesidir ve hiçbir dış gücün bu soruna müdahale etmesine izin verilemez. Yabancı ülkelerin askeri uçakları ve savaş gemileri, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne uygun olarak, Çin toprakları ve karasularına yaklaşmamalıdır." ifadesini kullandı.
Çin-ABD ilişkilerinin zorluklarla karşı karşıya olmasının temel nedeni, ABD'nin Çin'e yönelik algılarının ve stratejilerinin yanlış olmasıdır. Kim hata yapmışsa, bu hatayı düzeltmekle sorumludur. ABD, Çin'in çıkarlarını görmezden gelirken ve hatta Çin'in çıkarlarına zarar verirken, Çin'in onun ihtiyaç duyduğu alanlarda işbirliği yapmasını beklememelidir. Gerçekler, ABD'nin Çin ile ilişkileri sürdürürken her istediğini yapma lüksünün olmadığını kanıtlamıştır. ABD, esas olarak karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan anlayışına dayalı işbirliğini öğrenmeli.