Türkçe

Çin'in ritüel ve müzik medeniyetinin "barışçıl" doğasını nasıl anlayabiliriz?

CMG2023-07-03 23:15:57

Çin, uzun süre dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olmasına rağmen, sömürgecilik veya istila tarihinde bir iz bırakmamıştır. 600 yıl önce, Ming Hanedanı’ndan denizci Zheng He, dünyanın o dönemdeki en büyük deniz filosuyla, savaş yerine ipek, çay ve porselen taşıyarak Batı’ya (günümüzde Brunei'nin batısındaki Güneydoğu Asya bölgesi ve Hint Okyanusu'nun kıyı bölgeleri) yedi sefer düzenlemiştir. Bu süre zarfında, tek bir karış toprağı bile istila etmemiştir. Günümüzde de Çin, barışçıl kalkınma yolunu sürdürmektedir. Çin'in barış anlayışı nasıl çözümlenebilir? Çin’in ritüel ve müzik kültüründe yer alan barış doğası, bu sorunun cevaplarından biri olabilir.

△11 Temmuz 1405’te, Ming Hanedanı’ndan denizci Zheng He, Batı’ya ilk seferini gerçekleştirdi. Zheng He’nin Batı’ya yolculuğu, diğer ülkelerin denizcilerinden neredeyse bir yüzyıl önce gerçekleşti. 200’den fazla gemiden ve toplamda 20 binden fazla mürettebatı barındıran filonun boyutu, Batılı kaşiflerin elde edebileceğinden çok daha büyüktü.

Ritüel ve müzik kültürü, Çin’in antik medeniyetinin önemli bir unsuru olup ritüel kurallarını ve müziği ifade eder. Daha geniş bir anlamda, Konfüçyüsçülüğün temel değer ve inanç sistemlerini sergileyen Çin klasikleri arasında yer alan “Ritler Kitabı” (Li Ji) isimli kitabın 19. bölümü olan “Müzik Kayıtları”nda, “Müzik, gök ile yer arasındaki uyumu; ritüel ise gök ile yer arasındaki düzeni temsil eder” ifadesi yer alır. Uyum sayesinde her şey beslenebilir ve büyüyebilir; düzen sayesinde ise her şeyin farklılıkları belirlenebilir.

Merhum Çinli tarihçi Qian Mu’ya göre, “Çin kültürünün çekirdeği ritüeldir.” “Ritüel, Çinlilerin tüm gelenek ve davranışlarının normlarını oluşturur ve Çin’in özgünlüğünün simgesidir.” Başka bir deyişle, ritüel ve müzik kültürü, belirsiz ve anlaşılması güç kavramlar değildir, tam tersine, bu kavramlar nesiller boyu Çinlilerin politik ve sosyal yaşamının her yönünü etkileyen bir yaşam biçimi olmuştur. Çin halkının Bahar Bayramı’ndaki uyum arayışından, çağdaş Çin’in kalkınma yolunun seçimine kadar, barış geleneği ve çizgisi her zaman tutarlıdır.

△ 21 Ocak 2023, Çin geleneksel Bahar Bayramı’nın arife günüydü. Çin’in güneybatısında bulunan Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi’ne bağlı Rongshui Miao Etnik Özerk İlçesi’ndeki yerliler, aile buluşmasını simgeleyen akşam yemeğinde bir araya geldiler.

Bir medeniyetin temeli değerlendirilirken, bu medeniyet “uyumu mu hedefler, yoksa çatışmayı mı?” şeklinde temel bir soruya yanıt vermek gereklidir. Konfüçyüsçülüğün klasiklerinden biri olan “Konfüçyüs’ün Seçme Eserleri” (Lun Yu) eserinde “Ritüel, insanlar arasındaki ilişkileri daha uyumlu hale getirmeyi amaçlar” ifadesi yer alır. “Uyum”, ritüel ve müzik kültüründe, insanlar arası ve insan ile doğa arasındaki ilişkilerde benimsenen temel bir ilkedir. Aile içindeki huzurdan, bir ülkede ve tüm dünyadaki uyuma kadar, Çin’in ritüel ve müzik kültürünün barışçıl doğası açıkça görülebilir.

△Çin’in orta kesimindeki Henan eyaletinin merkezi Zhengzhou’ya bağlı Dahe Köyü’ndeki Yangshao kültürel kalıntılarında bir boyalı çift bağlantılı çanak çömlek keşfedildi. Uzmanlara göre, içki kabı olarak kullanılan bu çanak çömlek, barışı ve dostluğu, eşitliği ve birliği temsil eder.

Çin medeniyeti, dünya tarihinde kesintisiz bir şekilde devam eden tek medeniyettir ve birçok kez dışarıdan gelen krizler ve meydan okumalarla yüzleşmiştir. Bu krizler ve meydan okumalarla baş edebilmesi ve medeniyet geleneklerinin devamlılığını koruyabilmesi, büyük ölçüde medeniyet bilincinden doğan derin kaynaşmaya borçludur. Bu noktada, Çin medeniyetinde savaş ve barış arasındaki diyalektik ilişkinin derinlemesine anlaşılmasının büyük bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

△Güneş doğumunda Yasak Kent’in köşe köşkü

Çin medeniyetinde savaş, üç farklı bakış açısından değerlendirilir:

İlk olarak, askeri güçlerin kullanımı esasen barış ve düzenin sağlanması amaçlıdır. Yani asıl hedef her zaman barıştır ve savaş, sadece bu hedefe ulaşmak için gerekli olduğunda başvurulan bir yöntemdir.

İkinci olarak, Çin medeniyetinde adaletsiz bir savaşı sonlandırmak için adaletli bir savaşın gerekli olabileceğine vurgu yapılır. Burada, iyi bir yöneticinin halkın desteğini kazanabileceği ve savaşı kazanabileceği görüşü ön plana çıkar.

Üçüncü olarak, antik çağlardan bu yana Çin halkının savaşa karşı tutumu, saldırgan olmaktan ziyade, temkinli olmaktır. Barış ve düzenin sağlanması için askeri güç kullanılabilmesine rağmen, münkün olduğu kadar savaşı az açma ve savaşı uygun zamanda sona erdirmenin önemine vurgu yapılır.

△Çin’in doğusundaki Zhejiang eyaletinin Lishui şehrindeki Jinyun ilçesi

Çinliler, sadece savaşa uygun zamanda son verilmesini vurgulamanın yanı sıra, asla adaletsiz bir dış işgali başlatmada da ısrarlıdırlar. Ünlü Çinli düşünür Lao Zi’nin “Yol ve Erdem Kitabı” (Dao De Jing) adlı eserinde belirttiği gibi, “Zamana ayak uydurarak tehlikeden kaçınırsın ve uzun vadeli huzur sağlanabilir.” Bu bilgelik, farklı hanedanlardaki yönetilerin dışa genişlemenin iç stabiliteyi ve düzeni tehdit edeceğini, ve bu durumun iç dengesizliğe ve sonuç olarak çöküşe yol açabileceğini iyi bir şekilde anladıklarını gösterir.

△ Çin Seddi’nin inşası birçok hanedan dönemi boyunca gerçekleştirilmiştir. Çoğunlukla askeri savunma amaçlı yapılan bu duvarlar, başkentleri ve sınır savunma hatlarını koruma amacıyla özellikle ulaşıma hakim olan bölgelere inşa edilmiştir. Yukarıdaki görsel, Beijing’deki Çin Seddi’nin Badaling bölümünü göstermektedir.

Genişlemeyi reddetme ilkesi, Çin medeniyetinde sürekli uygulanan savunma stratejisinin de bir yansımasıdır. Çin medeniyeti, devletin güç durumuna bağlı olarak aktif ya da pasif savunma stratejsi benimsemiştir. Devlet güçlü olduğunda, kayıpların telafi edilmesi için aktif bir savunma stratejisi uygulanmıştır, bu strateji temelde savunmacı bir yaklaşımdır. Bu durum, Batılı ülkelerin güçlü olduklarında genellikle genişlemeye, saldırganlığa ve hegemonyaya yönelme eğiliminden farklıdır.

△Çin’in güneyindeki Guangzhou kentinden şehir manzarası

Modern zamanlarda, Çin Komünist Partisi (ÇKP) halka öncülük ederek, Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu ve kendine özgü sosyalizm yolunu açtı. Temelinde barışa dayanan ritüel ve müzik medeniyeti, ÇKP tarafından geliştirilen Çin yolunda devam ettiriliyor. Barışçıl kalkınma, Çin yolunu dünyaya açıklamak için kritik bir kavram haline gelmiştir.

“Uyuma öncelik vermek”, “farklılıklar içinde uyum” ve “savaş baltasını gömmek”... Barış ve huzur arayışı, Çin halkının manevi dünyasında derin köklere sahiptir ve Çin halkının damarlarına işlemiştir.

Tarih ve uygulamalar, Çin medeniyetinin olağanüstü bir barışçıl doğaya sahip olduğunu tamamen kanıtlamıştır. Bu barışçıl doğası sayesinde, Çin, her zaman dünya barışının inşadıı, küresel kalkınmanın destekçisi ve uluslararası düzenin savunucusu olur; kendine özgü değerlerini ve politik sistemini başkalarına dayatmaz; çatışmalardan kaçınarak işbirliğine bağlı kalır ve hiçbir zaman kendi küçük çıkar gruplarını oluşturmaz.

Close
Messenger Pinterest LinkedIn